Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Tatar Çölü

aylardır yıllardır okuma listemde olan Tatar Çölü'nü bu karantina günlerinde okumak nasip oldu. içe çekilme yaşanan bu günlerde kendi yaşamımızı varoluşumuzu kendimizi sorguladığımız zaman diliminde Tatar Çölü'nü okumak tabiri caizse cuk oturdu. Kimi okurlar akıcı ve bir çırpıda okunan bir kitap olduğunu söylüyor. Lakin ben öyle düşünmüyorum. kitabi sindirmek için, okurken bi yandan da sorgulamak için, drogo ile empati yapabilmek için ağır ağır sindire sindire okuyunuz. bu kitabı okuyup da etkilenmeyen neredeyse yok çünkü yazar çoğu günümüz insanın belki de yaptıklarını, düşünce tarzlarını, varolussal kaygılarını tarif ediyor. bizler de çoğu şeye gereğinden fazla anlam yüklüyoruz. bizler de yaşamımıza mucizevi anlamlar yüklüyoruz, kahraman olmayı, dünyayı değiştirmeyi istiyoruz. beyhude bir çaba... ve bana kalırsa kitap bize öğütler, tespitler ve çıkarımlar sunuyor; hayatın tek bir kere yaşanabileceği ve ömrünü en iyi şekilde değerlendirmesi gerekir önemli olanın kişinin kendis...
En son yayınlar

saçmalamaca

Ruhumun daraldığı şu günlerde bazen çoğu şey aksi gidebiliyor. Hayat size her zaman gülle, çiçekle gelmiyor. Diyorlar ya hayatın tuzu biberi. Şu sıralar yoğun bir şekilde biber kısmındayım. Çok can sıkıcı bir şey yok ama kolay canı sıkılan biriyseniz hayat size zindana dönüşebiliyor. Hayatı anlamlandırmak da batırmak da çoğu zaman bizim elimizde. Hayata bakacağınız çerçeve çok ama çok önemli. Ama ne yazık ki ben de Ajda Pekkan gibi Çerçeve değil resim arıyorum. Güzel resim satan bildiğiniz amatör sanatçı varsa bana da söyleyin

Hayatın Anlamına Dair...

steve jobs'un bir konuşmasından çok kıymetli bir alıntı; arabayı kullanmak için, size para kazandırması için, birilerini işe alabilirsiniz ancak hastalığınızı taşıması için kimseyi işe alamıyorsunuz.  kaybedilen maddesel şeyler bulunabilir ya da yerine başkası konur fakat kaybedildiğinde bulunmayacak, yeri dolmayacak tek şey var o da yaşam. şuan hayatınızın hangi sahnesinde olursanız olun, zamanla o sahnenin perdesinin kapanması ile yüzleşeceksiniz. etrafınızdakilere çok kıymet verin ve sevin. kendinize iyi davranın ve insanlara değer verin.  yaşlandıkça ve akıllandıkça fark ediyorsunuz ki, 300 dolarlık saat de 30 dolarlık saat de aynı zamanı söylüyor. iç huzurun bu tarz şeylerle elde edilmediğini anlıyorsunuz.  umarım şunu anlarsınız;  kahkaha attığınız ,sohbet ettiğiniz, şarkılar söylediğiniz ve dünyadan konuştuğunuz sevdikleriniz var ise, bilin ki gerçek mutluluk bu.  çocuklarınızı zengin olması için değil, mutlu olması için eğitin. böylece büyüdüklerinde her...

Kendine Bakmak

Kendi yüzünü görememeli insan, çünkü bundan daha korkunç bir şey yok.  Doğa insana hem kendine, hem de kendi gözlerinin içine bakamama yeteneğini bahşetmiş. İnsan sadece akarsularda ve göllerde seyredebilirdi yüzünü. Ve bunu yaparken vücudunun alması gereken şeklin de simgesel bir anlamı vardı. Kendini görmek denen o alçaklığı yapmak için suya sarkmak, eğilmek zorundaydı. Aynayı her kim icat ettiyse, insan ruhunu zehirlemiştir.

KARA SEVDA

KARA SEVDA KARA SEVDA DEDİKLERİ NE OLABİLİR Kİ? Huyum kurusun, lanet bi huyum vardır. Geceleri yatmadan önce daha önce okuduğum kitapları bi kurcalarım ne var ne çok diye… o kadar da lanet bi huy değil sanki. Her neyse dün gece elime aldığım kitap ise: Stephen Grosz – İncelenen Hayatlar Kitabı elime aldım. Şöyle bir inceledim. Nerelerin altını çizip ne notlar almışım diye… tam o sıralarda da 1000kitap.com sitesinde İncelenen Hayatlar kitabından yaptığım alıntıya beğeni gelmiş. Açtım o sayfaları bir bir okudum. O satırlar kara sevda ile alakalıydı. Aklıma çocukluğum geldi. Barış Manço’nun kara sevdasını mırıldanmaya başladım, sonra düşündüm. Cidden ya kara sevda dedikleri ne olabilir ki? Şarkıda daha ne olabilir diyordu. Biz dahasını boş verip düz kara sevda nedir, ne olabilir ona bakalım dimi ama 😊 Tabi ki ilk uğrak yerimiz canımız ciğerimiz TDK’mız. Bakalım TDK nasıl tanımlamış: 1. isim Umutsuz ve güçlü aşk 2. ruh bilimi Kişinin belirli bir neden olmada...

COMEBACK!

merhabalar, sevgili ve kıymetli dostlar. uzun bir süredir bloguma uğramıyordum. Blog adımı değiştirerek tekrardan buralara döndüm. Gerçi buralara döndüm diyorum da buralarla ilgilenen kimseler yok biliyorum. Kendi günlüğümü tutuyorum bi nevi. Eee sonuçta 21.yy'da yaşıyoruz. Görsel medyanın yazılı medyayı ezip geçtiği bu dönemlerde kim takar bloğu kim okur buraları. Blogçuluktan Vlogçuluğa geçiş ani ve sert oldu. Youtuber olma sevdalısı olup çıktı millet. Neyse çok demagoji yaptım sanırsam :D Blogumun adını değiştirdim çünkü canım böyle istedi. Daha iyi bi açıklama olamazdı di mii? merdumgirizhumanist demek zordu. merdumgiriz kelimesini bilmeyenler merhum olarak anlıyorlardı hahah sağır duymaz uydurur resmen.Cahilsin belli etme bari :( PEKİ NE DEMEK BU ZEİGARNİK ETKİSİ? Kim ola ki bu zeigarnik? ne gibi etkisi olabilir? antibiyotik midir yan etkisi mi var? yok lan yok hiç biri değil :) ilk kez rus psikolog bluma zeigarnik tarafından "yarım kalmış, kesintiye uğramış işler...

Kassandra

kassandra kompleksi ya da kassandra sendromu; kisinin gelecekle ilgili öngörülere sahip olması, ancak bunu kimseye kabul ettirememesi durumunu tanımlamaktadır. bu sendrom, insanların kaçınılmaz sonu kabul etmemesi veya inkar etmesinden kaynaklanmaktadır. gelecekle ilgili öngörülerde bulunan kisi, ne olacagını bilmek, ancak ne yapılması gerektigini bilememek nedeniyle ikilem içindedir ve bu durum, kisinin ruh durumunun olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır.