14 Mayıs 2016 Cumartesi

Anlaşılırlık

Montaigne' diyor ki; Anlaşılmaz bir düzyazı çoğunlukla entelektüelliğin değil tembelliğin göstergesidir; kolayca okunan bir yazıysa asla kolayca yazılmamıştır. Ya da böylesine anlaşılmaz bir yazı kaleme alan yazar içerikteki eksikliği gizlemek istiyordur; anlaşılmaz olmak söyleyecek hiçbir şeyi olmayan için benzersiz bir korunaktır. 

7 Mayıs 2016 Cumartesi

Culture Multure

montaigne'in jean de lery'den öğrendiğine göre, tupi kabilesinde brezilyalı kadınlar anadan üryan dolaşır, bundan hiç utanmazlarmış. hatta avrupalılar tupi kadınlarına örtünmeleri için giysi verdikleri zaman kadınlar gülüp giysileri reddetmişler; insan böylesine rahatsız şeyleri üzerine giyip kendisine niye eziyet eder ki diye düşünüp şaşırmışlar.

"erkekler de kadınlar da ana karnından çıktıkları günkü kadar çıplaklar." (jean de lery)

de lery'nin bu kabilelerle 8 yılını geçiren gravürcüsü, avrupa'da yaygın bir inancı, tupilerin hayvanlar kadar kıllı olduklarına ilişkin yanlış inancı düzeltmek istemişti. "doğal olarak bizden daha kıllı değiller." (de lery) erkekler saçlarını kazıtıyor, kadınlarsa uzatıp kurdelelerle örüyorlardı. tupi yerlileri yıkanmayı çok seviyorlardı; ne zaman bir ırmak görseler ırmağa atlayıp birbirlerini yıkamaya başlıyorlardı. günde 12 kez yıkandıkları bile oluyordu.
200 kişinin birlikte yattığı ambara benzer yapılar içinde yaşıyorlardı. pamuk yataklarını hamak gibi, sütunlar arasına asıyorlardı. avlanmaya gittikleri zaman tupiler yataklarını da yanlarında götürüyor, öğle vakti ağaçların arasında şekerleme yapıyorlardı. her 6 ayda bir köy yeni bir yere taşınırdı; çünkü köy sakinleri manzara değişikliğinin onlara iyi geleceğini düşünürlerdi. "başka açıklamaları yoktu; yalnızca hava değişikliğinin onlara iyi geldiğini söylerlerdi." (de lery) bu insanlar öylesine düzenli bir yaşam sürüyorlardı ki çoğu 100 yaşına kadar yaşadığı halde kimsenin saçı ağarmıyordu. çok da konukseverdiler. köye yeni biri geldiğinde kadınlar elleriyle yüzlerini kapayıp ağlamaya başlar, "nasılsın? demek bizi görmeye gelmek için bunca sıkıntıyı göze aldın!" diye bağırırlardı. ziyaretçilere hemen en sevilen tupi içkisi ikram edilirdi. bir bitkinin köklerinden yapılan şarap rengi bu içki biraz sertti ama mideye çok iyi geliyordu.

tupi erkeklerinin birden çok kadınla evlenmelerine izin veriliyordu; erkekler eşlerinin hepsine de aynı oranda bağlıydılar. "bütün ahlak sistemleri iki temel üzerinde yükseliyor: savaşta sağlamlık ve eşlere karşı sevgi" diye anlatıyor montaigne. kadınlar da bu düzenlemeden memnunlardı; hiç kıskançlık duymuyorlardı. cinsel ilişkileri konusunda rahattılar; tek yasakları şuydu: kimse yakın akrabalarıyla sevişemezdi.

"bizim eşlerimiz başka kadınlara karşı aşk, sevgi duymamızı ne kadar engellemeye çalışıyorlarsa, onların eşleri de erkeklerinin başka kadınlara aşk duymasını sağlamak için o kadar çaba gösteriyorlar. kocalarının saygınlığına her şeyden çok önem veren bu kadınlar, üstlerine olabildiğince fazla kuma gelsin diye her türlü sıkıntıyı, üzüntüyü göze alıyorlar; çünkü erkeğin eşlerinin sayısı onun saygınlığının bir ölçüsü." 

Montaigne (felsefenin tesellisi-alain de botton)

Tatar Çölü

aylardır yıllardır okuma listemde olan Tatar Çölü'nü bu karantina günlerinde okumak nasip oldu. içe çekilme yaşanan bu günlerde kendi ya...