19 Temmuz 2016 Salı

Bilinmeyen Adanın Öyküsü

Jose Saramago ile tanışmam epey gecikmişti kendisini hele ki kitaplarının ününü duymamak elde değil. Saramago'ya Bilinmeyen Adanın Öyküsü ile başlamak ne derece doğruydu bilemedim. Amma velakin Portekizli bu büyük dehaya bir yerden başlamam gerektiğini biliyodum. Dikkat dağınıklığım had safhada olduğu için uzun 300-400 sayfayı geçen kitapları pek tercih etmiyorum jsjsjs aslında malca kabul ediyorum sırf bu yüzden okumasını ertelediğim  onlarca düşünce,araştırma,roman var.Ama aşacağım bu konuyu yani inş bilemiyorum nasıl olacak da 

Her neyse neden bu kitapla başladım çünkü çünkü çünkü yanlış hatırlamıyosam onedio veya benzeri bir sitede kısa ama işlevi iyi kitaplar listesinde görmüştüm. İşlevine gelecez birazdan. Listede gördükten sonra aklıma kazıdım bi ara alır okurum ben bunu dedim. Üstünden günler aylar geçti. İdefixten kitap siparişi verirken ahaa diyip aklıma birden düşüverdi bu kitap. Hemmen (iki m ile mmm  baskısını duyun) sipariş ediverdim. Fiyatı da 8 tl etiket fiyatı olsa da 4.80 mi neydi çerez parası he 4.80 veriyon nobel edebiyat ödüllü yazar okuyon efsane olay sigaranın yarı parası he.
Neyse bu kitap bi geldi falan. Heyecanla gelen kitapları inceliyorum. Sıra bu sarı kaplı kitaba gelince bi dumur oldum çünkü ben kitabın adını BİLİNMEYEN ADAMIN ÖYKÜSÜ sanıyordum HAHAHAHAAH buraya bol miktarda utanan sıkılan maymun emojisi gelecek. Hmmmm dedim kendimce bozuntuya vermedim neyse neymiş yauvvv bu bilinmeyen ada nedir öyküsü diktiğimin kitabı coğrafya kitabı çıktı galiba diye sövdüm jdjfjdsf. Biraz kurcaladıktan sonra resimli bir kitap olduğunu gördüm ulan zaten 58 sayfa ibneler 7-8 sayfada resim koymuş birader bu ne iştir. Hafiften Küçük Prens havası var kitapta. Dili oldukça sade ben kırmızı kedi basımını aldım piyasada bir de galiba can yayınlarının bastığı versiyon varmış

Durun ciddileşiyorum. Kitap ince olsa da oldukça yoğun sarsıcı ifadeler barındıran bi öykü “bilmiyor musun ki, kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin’’ ve “ ben bilinmeyen adayı bulmak istiyorum o adaya ilk ayak bastığımda kim olduğumu öğrenmek istiyorum’’
İmgelerle metaforlarla dolu bu kitap aslında bir o kadar da duru ve yalın

Bilinmeyen adanın kalmadığına inanılan dönemlerde ada arama cesaretine sahip bir adamla böyle bir cesareti görüp hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının hikayesi anlatılıyor esasında herkes kendisine “tüm adalar bulundu” çabasının beyhude bir çaba olduğu ifade edilse  adanın olduğuna inanan ve onu bulmak didinen denizci olmayan bir denizcinin masalı… spoiler vermek istemiyorum yada vereceğim jjsjssj sanki kim okuyor bloğumu kitabın sonunda bilinmeyen ada var mı yok mu bilinmiyor aslında kitabın da amacı zaten satır aralarına yerleştirilmiş fikirleri benimsetmek ayrıca kitap için ekşide gördüğüm entry’yi şuraya yapıştırayım ;kitaptaki bilinmeyen adayı arayış, aslında insanın kendisini arayışıdır. saramago adanın öyküsünü anlatırken, onu bulabilmenin ipuçlarını da sıralar bize. der ki: 
"beğenmek sahip olmanın en iyi şekli, sahip olmaksa beğenmenin en kötü şekli olsa gerek.", "kendinden çıkıp, kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin.", "rüya, hünerli bir sihirbazdır, varlıkların boyutlarını ve birbirlerine olan uzaklıklarını değiştirir, yan yana uyuyan kişileri ayırır, birbirine uzakta kişileri kavuşturur."


sözün özü yazara bu kitapla başlamak benim açımdan oldukça keyif vericiydi felsefeye ve felsefeye ait metinler içeren metinleri her zaman ilgi ve yoğun alaka ile takip etmişimdir bu kitabı okumanızı şiddetle tavsiye eder argo,kaba ifadeler kullandıysam ve sıklıkla yazım ve noktalaması yaptıysam affola iyi geceler 
eğer ülkeme yararlı olacak, diğer ülkeleri mahvedecek bir şey biliyorsam prensime önermem; çünkü ben önce bir insanım, sonra bir fransız’ım. ben zorunlu olarak insan doğdum ve tesadüfen fransız oldum.
Montesqiue (google'a bakmadan yazdım umarım doğrudur )

17 Temmuz 2016 Pazar

Tuvalet Üzerine -Zizek- (Türkçe Altyazılı)

İbn-i Arabi'ye göre aşk

ibn-i arabî’ye göre aşk kelimesi, “gündüzsefası” veya “çitsarmaşığı” anlamına gelen aşaka adlı otun isminden gelmektedir arapça’da. bu ot, yakınındaki bir cismi (ağaç, sırık, artık ne olursa), dört bir yandan kuşatacak kadar sararmış. aşk da bir sevgilinin, kendisine dayanan aşığın bütün dünyasını sarıp sarmalaması anlamına gelmektedir bu yüzden. seven kişinin gözü sevgilisinden başkasını görmez bu yüzden; tıpkı bir ağacı boydan boya kaplayan sarmaşık gibi sarmıştır onun varlığını çünkü.

2 Temmuz 2016 Cumartesi

bu haftalık okumlama listem

Evimdeki kendimce mütevazi kütüphanemi incelediğimde Erdek'e giderken götürmelik kitap listemi yaptım ne koysam ne koymasam derken bu 4 kitabı ve Umut'un Naber'ini aldım yanıma

Tatar Çölü

aylardır yıllardır okuma listemde olan Tatar Çölü'nü bu karantina günlerinde okumak nasip oldu. içe çekilme yaşanan bu günlerde kendi ya...