Ana içeriğe atla

Bilinmeyen Adanın Öyküsü

Jose Saramago ile tanışmam epey gecikmişti kendisini hele ki kitaplarının ününü duymamak elde değil. Saramago'ya Bilinmeyen Adanın Öyküsü ile başlamak ne derece doğruydu bilemedim. Amma velakin Portekizli bu büyük dehaya bir yerden başlamam gerektiğini biliyodum. Dikkat dağınıklığım had safhada olduğu için uzun 300-400 sayfayı geçen kitapları pek tercih etmiyorum jsjsjs aslında malca kabul ediyorum sırf bu yüzden okumasını ertelediğim  onlarca düşünce,araştırma,roman var.Ama aşacağım bu konuyu yani inş bilemiyorum nasıl olacak da 

Her neyse neden bu kitapla başladım çünkü çünkü çünkü yanlış hatırlamıyosam onedio veya benzeri bir sitede kısa ama işlevi iyi kitaplar listesinde görmüştüm. İşlevine gelecez birazdan. Listede gördükten sonra aklıma kazıdım bi ara alır okurum ben bunu dedim. Üstünden günler aylar geçti. İdefixten kitap siparişi verirken ahaa diyip aklıma birden düşüverdi bu kitap. Hemmen (iki m ile mmm  baskısını duyun) sipariş ediverdim. Fiyatı da 8 tl etiket fiyatı olsa da 4.80 mi neydi çerez parası he 4.80 veriyon nobel edebiyat ödüllü yazar okuyon efsane olay sigaranın yarı parası he.
Neyse bu kitap bi geldi falan. Heyecanla gelen kitapları inceliyorum. Sıra bu sarı kaplı kitaba gelince bi dumur oldum çünkü ben kitabın adını BİLİNMEYEN ADAMIN ÖYKÜSÜ sanıyordum HAHAHAHAAH buraya bol miktarda utanan sıkılan maymun emojisi gelecek. Hmmmm dedim kendimce bozuntuya vermedim neyse neymiş yauvvv bu bilinmeyen ada nedir öyküsü diktiğimin kitabı coğrafya kitabı çıktı galiba diye sövdüm jdjfjdsf. Biraz kurcaladıktan sonra resimli bir kitap olduğunu gördüm ulan zaten 58 sayfa ibneler 7-8 sayfada resim koymuş birader bu ne iştir. Hafiften Küçük Prens havası var kitapta. Dili oldukça sade ben kırmızı kedi basımını aldım piyasada bir de galiba can yayınlarının bastığı versiyon varmış

Durun ciddileşiyorum. Kitap ince olsa da oldukça yoğun sarsıcı ifadeler barındıran bi öykü “bilmiyor musun ki, kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin’’ ve “ ben bilinmeyen adayı bulmak istiyorum o adaya ilk ayak bastığımda kim olduğumu öğrenmek istiyorum’’
İmgelerle metaforlarla dolu bu kitap aslında bir o kadar da duru ve yalın

Bilinmeyen adanın kalmadığına inanılan dönemlerde ada arama cesaretine sahip bir adamla böyle bir cesareti görüp hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının hikayesi anlatılıyor esasında herkes kendisine “tüm adalar bulundu” çabasının beyhude bir çaba olduğu ifade edilse  adanın olduğuna inanan ve onu bulmak didinen denizci olmayan bir denizcinin masalı… spoiler vermek istemiyorum yada vereceğim jjsjssj sanki kim okuyor bloğumu kitabın sonunda bilinmeyen ada var mı yok mu bilinmiyor aslında kitabın da amacı zaten satır aralarına yerleştirilmiş fikirleri benimsetmek ayrıca kitap için ekşide gördüğüm entry’yi şuraya yapıştırayım ;kitaptaki bilinmeyen adayı arayış, aslında insanın kendisini arayışıdır. saramago adanın öyküsünü anlatırken, onu bulabilmenin ipuçlarını da sıralar bize. der ki: 
"beğenmek sahip olmanın en iyi şekli, sahip olmaksa beğenmenin en kötü şekli olsa gerek.", "kendinden çıkıp, kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin.", "rüya, hünerli bir sihirbazdır, varlıkların boyutlarını ve birbirlerine olan uzaklıklarını değiştirir, yan yana uyuyan kişileri ayırır, birbirine uzakta kişileri kavuşturur."


sözün özü yazara bu kitapla başlamak benim açımdan oldukça keyif vericiydi felsefeye ve felsefeye ait metinler içeren metinleri her zaman ilgi ve yoğun alaka ile takip etmişimdir bu kitabı okumanızı şiddetle tavsiye eder argo,kaba ifadeler kullandıysam ve sıklıkla yazım ve noktalaması yaptıysam affola iyi geceler 

Yorumlar

  1. Çok beğenerek okuduğum ve yazarla tanışmamı sağlayan kitap :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkürler. Benim de yazarla tanıştığım ilk kitap fakat başka kitabını da okumadım saramago'nun

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mozart nasıl okunur?

Mozart nasıl okunur nasıl ya yazıldığı gibi değil miydi? Değilmiş işte ben de hep Mozart diye okurdum fakat yaklaşık 5-6 ay önce öğrendim ki öyle değilmiş. Bunu da uzun zamandır blogumda yazmak istemiştim fırsat olmamıştı. Derken bugün national geographic'de yayınlanan Einstein dizisinde (deha) Albert Einstein mozarttan bahsederken bi değişik mozart dedi mortsart mı desem modzart mı desem bi garipti. İşte tam olarak nasıldı ya mozartın okunuşu aslında öğrenmiştim ama nasıldı nasıldı derken zorla buldum o linki  uludağsözlükte bi yazar güzelce açıklamıştı ahanda şöyle: "asli ne mozart´tir, ne de modzart´tir. dogrusu mozart yazilisina sahip fakat "motsart" olarak okunur wolfgang amadeus mozart  avusturya´nin salzburg kentinde dogmus ve viyana´da vefat etmistir. bu da demek oluyor ki; kendisi bir avusturyali. avusturya´nin ana dili almanca oldugundan ve almancada da "z (zet)" harfi "ts" olarak okundugundan yanlis söylenen isimdir. bu aynen...

Ölmüşlerinin Canına Değsin

Evde gün vardır onlarca kadın gelmiştir patates salataları sarmalar dolmalar gümletilmiş tatlı yenilmiş keyifleri gayet tıkır. Bu kocakarılar artık karınlarını da doyurdular ve maslowun hiyerarşisini düşünün açlıklarını doyurdular sıra meraklarına doyurmaya geldi ehe ehe.  Önce anneye sorulur onur nasıl napıyo bıdı bıdı anneye tembih edilir beni sorarlarsa yok de. Peki, anne öyle der mi aslaaa katiyennn odasında der. Ve salondan onura seslenilir; onur onur sesleriyle onur fak fak nidalarıyla odasından çıkar salona girer bisürrü teyze bacı elini mi öpsem tokalaşmak da olmaz lan buhranı :( Tereddütlerle girilir. Sorular sorulur. Zaten kızaran bir tiptir onur iyice domates olur. Moruklardan biri yavrımmm su getirir misin der. Hadi ayıp olmasın getireyim der onur. Küçük onur suyu kadına verir ve kadının ağzından şu cümle dökülür :” ölmüşlerinin canına değsin” Ölmüşlerimin canına mı değsin ne demek lan o. Dumur oldum dumur. Küfür mü etti teşekkür mü anlamadım. Hatta oh iyi ki ölmüş...

COMEBACK!

merhabalar, sevgili ve kıymetli dostlar. uzun bir süredir bloguma uğramıyordum. Blog adımı değiştirerek tekrardan buralara döndüm. Gerçi buralara döndüm diyorum da buralarla ilgilenen kimseler yok biliyorum. Kendi günlüğümü tutuyorum bi nevi. Eee sonuçta 21.yy'da yaşıyoruz. Görsel medyanın yazılı medyayı ezip geçtiği bu dönemlerde kim takar bloğu kim okur buraları. Blogçuluktan Vlogçuluğa geçiş ani ve sert oldu. Youtuber olma sevdalısı olup çıktı millet. Neyse çok demagoji yaptım sanırsam :D Blogumun adını değiştirdim çünkü canım böyle istedi. Daha iyi bi açıklama olamazdı di mii? merdumgirizhumanist demek zordu. merdumgiriz kelimesini bilmeyenler merhum olarak anlıyorlardı hahah sağır duymaz uydurur resmen.Cahilsin belli etme bari :( PEKİ NE DEMEK BU ZEİGARNİK ETKİSİ? Kim ola ki bu zeigarnik? ne gibi etkisi olabilir? antibiyotik midir yan etkisi mi var? yok lan yok hiç biri değil :) ilk kez rus psikolog bluma zeigarnik tarafından "yarım kalmış, kesintiye uğramış işler...