20 Haziran 2016 Pazartesi

sisifos söyleni

gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır; intihar. yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir.

ve devam ediyor camus:

bir sorunun bir başka sorundan daha önce sonuçlandırılması gerektiğini neye göre kararlaştırmalı diye sorulursa, yol açtığı eylemlere göre diye yanıt veririm. hiç kimsenin varlıkbilimsel bir kanıt uğruna öldüğünü görmedim. önemli bir bilimsel gerçeğe varmış olan galilei, bu gerçek yaşamını tehlikeye sokar sokmaz, büyük bir rahatlıkla dönüverdi ondan. bir bakıma iyi de etti. uğrunda yakılıp ölmeye değmezdi bu gerçek. dünya mı güneşin çevresinde döner, güneş mi dünyanın çevresinde, hiç mi hiç önemi yok bunun. kısacası, değersiz bir sorun bu. buna karşılık, yaşamın yaşanmaya değmediği düşüncesine vardıkları için ölen nice insanlar görüyorum. böylece de ivedilikle yanıtlanması gereken sorunun yaşamın anlamı olduğu yargısına varıyorum.

.....yalnızca "çabalamaya değmez" demektir kendini öldürmek....isteyerek ölmek, bu alışkanlığın gülünçlüğünün, yaşamak için hiçbir derin neden bulunmadığının, her gün yinelenen bu çırpınmanın anlamsızlığının, acı çekmenin yararsızlığının içgüdüyle de olsa benimsenmiş olmasını gerektirir.

en sonunda ölüme ve ölüme ilişkin duygumuza geliyorum. bu konuda her şey söylenmiştir, gözü yaşlılıktan kaçınmak da uygun olur. gene de herkesin sanki hiç kimse "bilmiyormuş" gibi yaşamasına ne kadar şaşılsa azdır.

....bundan önce sorun, yaşamın yaşanmak için bir anlamı bulunması gerekip gerekmediğiydi. burada, tersine, yaşam anlamdan ne kadar yoksun olursa o kadar iyi yaşanacağı çıkıyor ortaya.....

günü gününe yaşayan insan, uyumsuzla karşılaşmadan önceki amaçlarla, bir gelecek ya da haklı çıkma (kime ya da neye karşı, sorun bu değil) kaygısıyla yaşar. şanslarını ölçüp biçer, daha sonraya, emekliliğine ya da oğullarının çalışmasına bel bağlar. yaşamında yönetilebilecek bir şeyler bulunduğuna inanır hala. gerçekte tüm bu olaylar bu özgürlüğü yalanlasa bile, özgürmüş gibi davranır. uyumsuzun belirmesinden sonra ise, her şey sarsılmış durumdadır. yarını düşünmek, kendine bir amaç seçmek, yeğlemeleri olmak, tüm bunlar özgürlüğe inancı gerektirir. ama şu anda bu üstün özgürlüğün, bir gerçeğe temellik edebilecek tek şey olan var olma özgürlüğünün, evet, işte bu özgürlüğün bulunmadığını çok iyi biliyorum. ölüm tek gerçek olarak durmaktadır önümde. ölümsüzlük güveni olmayınca, tam anlamıyla hangi özgürlük var olabilir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tatar Çölü

aylardır yıllardır okuma listemde olan Tatar Çölü'nü bu karantina günlerinde okumak nasip oldu. içe çekilme yaşanan bu günlerde kendi ya...