Ana içeriğe atla

2016'nın son kitap alışverişi

2016 ya veda etmeye adım adım yaklaşmışken son kitap alışverişimi de yapmış bulunmaktayım. Nasıl bir sipariş süreci oldu şöyle anlatayım. Açıkçası her şey bir arkadaşın bana goodreads adlı siteyi önermesiyle başladı. İlk başta ‘’abi bu ne ya?’’ tepkisini verdim. Çünkü site İngilizce Türklük adına bir şey görememek beni derinden yaraladı. Üyeliği açmam kasım başı gibi olsa da kullanmaya başlamam daha doğrusu nasıl kullanacağımı anlamam 10-15 günü buldu.

Aslında basit karışık olmayan bir ara yüzü olan kitap kurtlarının fink atmakta olduğu bir yer. https://eksisozluk.com/goodreads--1880691 kendisiyle ilgili detaylı bilgiyi ekşide de görmeniz mümkündür. Hatta Türk okur severler kendileri birlik olup gruplar açmış, okuma listeleri, kitap üzerine eleştiriler, okunası kitaplar üzerine tavsiyeler vermişler çok da güzel olmuş.

 Konuyu uzatmadan gerek idefix sitesinde gerek kitapyurdu sitesinde hali hazırda listelerim mevcuttu.Fakat yeni heyecanlar belki de yeni ufuklar açmak için bu site üzerinden kendimce naçizane listemi oluşturdum. Aslında 5 kitap almıştım. Hatta Dostoyevski ajandasını da sayarsam 6 parça ürün aldım. Ürünleri kitapyurdundan aldım.  54 küsur lira tuttu. Her zamanki gibi sorunsuz sıkıntısız bir teslimat süreci oldu. Kitapyurdundan almayı seviyorum. Bireye özel indirimler ve puan toplama mevzusu hem bir yandan okumaya teşvik ederken diğer yandan da siteyi cazibe merkezi olarak kılıyor.  

 İşte aldığım kitaplar. Barış bıçakçı ile tanışmam bu kitapla oldu. Aslında kitabı almadan önce yazar hakkında kapsamlı araştırma yapmam gerekirdi. Çünkü yaptığım bir şey bu. Ama goodreads’de kitap hakkında öyle güzel duyumlar aldım ki gözüm kapalı sipariş etme gereği duydum.


Toplumsal cinsiyet üzerine okumalar yapmak istiyordum. Aslında Toplumsal Cinsiyet Yanılsaması adlı Sel Yayınlarından çıkan kitabı okumayı düşünüyordum. Hazır kitap da kız arkdaşımda mevcutken. Fakat dilinin ağır olması ve bir kademe daha bilimsel olması onu okumamı erteledi. Daha günümüze ve kültürümüze daha yakın olan Üstün Dökmen’in de eşi olan Zeynep Dökmen’in eserini okumaya karar verdim. Henüz okumadım. En kısa sürede okuyup detaylı bilgileri paylaşmak ve üzerine düşünmek istiyorum.

Diğer iki kitap hakkında konuşacaklarımı daha sonraya saklamayı düşündüm. Muhtemelen okuma sırası gelince onlara söz vereceğim. Şimdi sözü kesiyorum. Başka yazılarda görüşmek ümidiyle




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mozart nasıl okunur?

Mozart nasıl okunur nasıl ya yazıldığı gibi değil miydi? Değilmiş işte ben de hep Mozart diye okurdum fakat yaklaşık 5-6 ay önce öğrendim ki öyle değilmiş. Bunu da uzun zamandır blogumda yazmak istemiştim fırsat olmamıştı. Derken bugün national geographic'de yayınlanan Einstein dizisinde (deha) Albert Einstein mozarttan bahsederken bi değişik mozart dedi mortsart mı desem modzart mı desem bi garipti. İşte tam olarak nasıldı ya mozartın okunuşu aslında öğrenmiştim ama nasıldı nasıldı derken zorla buldum o linki  uludağsözlükte bi yazar güzelce açıklamıştı ahanda şöyle: "asli ne mozart´tir, ne de modzart´tir. dogrusu mozart yazilisina sahip fakat "motsart" olarak okunur wolfgang amadeus mozart  avusturya´nin salzburg kentinde dogmus ve viyana´da vefat etmistir. bu da demek oluyor ki; kendisi bir avusturyali. avusturya´nin ana dili almanca oldugundan ve almancada da "z (zet)" harfi "ts" olarak okundugundan yanlis söylenen isimdir. bu aynen...

Ölmüşlerinin Canına Değsin

Evde gün vardır onlarca kadın gelmiştir patates salataları sarmalar dolmalar gümletilmiş tatlı yenilmiş keyifleri gayet tıkır. Bu kocakarılar artık karınlarını da doyurdular ve maslowun hiyerarşisini düşünün açlıklarını doyurdular sıra meraklarına doyurmaya geldi ehe ehe.  Önce anneye sorulur onur nasıl napıyo bıdı bıdı anneye tembih edilir beni sorarlarsa yok de. Peki, anne öyle der mi aslaaa katiyennn odasında der. Ve salondan onura seslenilir; onur onur sesleriyle onur fak fak nidalarıyla odasından çıkar salona girer bisürrü teyze bacı elini mi öpsem tokalaşmak da olmaz lan buhranı :( Tereddütlerle girilir. Sorular sorulur. Zaten kızaran bir tiptir onur iyice domates olur. Moruklardan biri yavrımmm su getirir misin der. Hadi ayıp olmasın getireyim der onur. Küçük onur suyu kadına verir ve kadının ağzından şu cümle dökülür :” ölmüşlerinin canına değsin” Ölmüşlerimin canına mı değsin ne demek lan o. Dumur oldum dumur. Küfür mü etti teşekkür mü anlamadım. Hatta oh iyi ki ölmüş...

COMEBACK!

merhabalar, sevgili ve kıymetli dostlar. uzun bir süredir bloguma uğramıyordum. Blog adımı değiştirerek tekrardan buralara döndüm. Gerçi buralara döndüm diyorum da buralarla ilgilenen kimseler yok biliyorum. Kendi günlüğümü tutuyorum bi nevi. Eee sonuçta 21.yy'da yaşıyoruz. Görsel medyanın yazılı medyayı ezip geçtiği bu dönemlerde kim takar bloğu kim okur buraları. Blogçuluktan Vlogçuluğa geçiş ani ve sert oldu. Youtuber olma sevdalısı olup çıktı millet. Neyse çok demagoji yaptım sanırsam :D Blogumun adını değiştirdim çünkü canım böyle istedi. Daha iyi bi açıklama olamazdı di mii? merdumgirizhumanist demek zordu. merdumgiriz kelimesini bilmeyenler merhum olarak anlıyorlardı hahah sağır duymaz uydurur resmen.Cahilsin belli etme bari :( PEKİ NE DEMEK BU ZEİGARNİK ETKİSİ? Kim ola ki bu zeigarnik? ne gibi etkisi olabilir? antibiyotik midir yan etkisi mi var? yok lan yok hiç biri değil :) ilk kez rus psikolog bluma zeigarnik tarafından "yarım kalmış, kesintiye uğramış işler...